İçeriğe geç

Başımıza Gelenler Kendi Ellerimizle Yaptıklarımız Yüzündendir

Başımıza Gelenler Kendi Ellerimizle Yaptıklarımız Yüzündendir

Milli YoL Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü haftalık basın açıklamasında Kahramanmaraş merkezli yaşanan deprem ile ilgili olarak Milli YoL Partisinin görüşlerini açıkladı.

 

Yunus EKŞİ, basın açıklamasında şunları söyledi;

 

“Millet olarak büyük bir acının eşiğindeyiz. Milli birliğimizi ve beraberliğimizi aradığımız bu günlerde Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 şeklinde gerçekleşen iki depremden dolayı meydana gelen can kaybından dolayı büyük bir hüzün içerisindeyiz. Milletimizin başı sağ olsun. Bu sürecin içerisinde bugün itibariyle 63 bin yaralımız 12.873 can kaybımız var. Ölenlerimize Allah’tan rahmet, geride kalan yakınlarına Allah’tan sabırlar ve yaralılarada acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

 

Büyük felaketlerde milletimizin büyüklüğünü bu günlerde de hep beraber görüyoruz. Bu büyük depremden dolayı Devletimiz bütün imkanlarını ve olanaklarını seferber etmiştir Bu konuyla ilgili gün geçtikçe yapılan bazı eleştirilerden depremin büyüklüğünü kavramadığından dolayı olduğunu görüyoruz. Ortak açımızdan dolayı yapılan serzenişlerden tolere edilebilecek noktada olanlar hariç milletimizi paniğe ve kurtarma çalışmaların aksamasına sebep olacak olan açıklamaları asla tasvip etmiyoruz. Bu bağlamda milli Yol Partisi, genel başkanı ve üst yöneticileriyle birlikte ilk günden itibaren sahadadır. Malumdur ki Genel Başkanımız da Kahramanmaraş’dadır ve otuza yakın akrabasını kaybetmiştir. 

 

Bu bağlamda partimiz devler ile koordineli bir şekilde çalışmaktadır. Hizmetlerin yerine getirebilmesi koordinasyonun aksamaması için devletin öncülüğünde tespit edilmiş olan noktalara hareket etmektedir. Bu konuyla ilgili olarak diğer siyasi partilerinde aynı hassasiyeti göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Buradan her hangi bir siyasi beklenti olamaz. Bunu asla kabul etmiyoruz.

 

Bununla ilgili muhalefet lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun son yapmış olduğu açıklamaları da asla tasvip etmiyoruz. 10 büyük ilde meydana gelen depremden dolayı elbette aksaklıklar olacaktır. Bunları ilk günden itibaren yakinen gözlemlemekteyiz. Devletimiz bütün kurumlarıyla, ordusuyla sahadadır. Dolayısıyla hem çalışanlarımızı kurumlarımızı demoralize etmemek hem de milletimize olumsuz mesajlar vermeme anlamında siyasilerin çok büyük sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Bundan dolayı da muhalefet lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun aklın kabul etmeyeceği “gelsinler tutuklasınlar” gibi siyasi rant çağrıştıran ifadelerini buradan bir kez daha kınıyoruz.

 

Kurtarma ve yardımların devlet kurumları ile birlikte sağlıklı yapılabileceği düşüncesindeyiz. İlk günden itibaren herkes bir panik içerisinde kime nasıl ve ne şekilde yardım edileceği konusunda bir koordinasyon eksikliğinin yaşamasının doğal olduğunu görmekle beraber bugün itibariyle sahada da gözlerimizde devletimizin askeriyle birlikte bütün depremzedelerimizin yanında olduğunu görüyoruz.

 

Altını ısrarla çizmek istediğim bir nokta daha var. Depremzedelerin hızlı bir şekilde psikolojik tedavi alması gerekmektedir. Bu konuda AFAD Kızılay gibi kurumlarımızla birlikte özellikle sivil toplum örgütlerimizle temasa geçerek bu psikolojik desteklerin planlanıp hızlı bir şekilde gruplar halinde depremzede destek verilmelidir.

 

Türkiye bir deprem kuşağı üzerindedir. Bu hepimizin bildiği ve kabul ettiği bir gerçektir. Ancak depremde yıkılan binalara baktığımızda, 30 yıllık binaların adeta bir kağıt misali üst üste yığıldığını görüyoruz. Dolayısıyla deprem gerçeğini göz önüne aldığımızda depremin değil binanın/betonun öldürdüğünü görüyoruz. Bundan aylar önce bu bölgede deprem olacağına dair defalarca yapılan uyarılara rağmen maalesef olması gereken tedbirler alınmadı. Milletimiz ve kurumlarımız olarak göz göre göre gelen bir depreme karşı hazırlıksız olmamız, ağır can kaybına sebebiyet vermiştir. Bir gerçek var ki, Allah’ın; “kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” ilahi uyarısına rağmen yapılar inşa edilirken bu uyarıyı kurumlar dikkate almamıştır. Allah’ın; “Başınıza ne geliyorsa gelen felaketler kendi ellerinizin kazandıkları yüzündendir. Allah birçok günahıda affediyor” ilahi uyarısıda kurumlarımız maalesef dikkate almamıştır.

 

Dolayısıyla oluşturulmuş olan Büyükşehir felsefesinde deprem kuşağında olmamız hasebiyle önümüzde çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya olabileceğimiz gerçeğini de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bu minvalde Türkiye’deki şehir anlayışının yeniden masaya yatırılması lazım. İstanbul’da beklenilen deprem bu şiddette olmuş olsaydı, İstanbuldaki binaların bir çoğunun yıkılmasına sebebiyet verecekti. İstanbul’la ilgili de beklediğimiz büyük bir deprem var. Dolayısıyla bu mesele büyük bir milli seferberlik manasında hareket edecek şekilde yeniden masaya yatırılması gerekiyor. Büyük şehirlerimizdeki eski yapılar yıkılıp, düşük katlı binalar ve yatay şehir mantığı içerisinde yeniden planlanması gerekiyor. Milli Yol Partisi, bu bağlamda deprem öncesinde yapmış olduğu çalışmalarda, büyükşehirlerdeki nüfus yoğunlaşmasını ve gelecekle ilgili depreme karşı alınabilecek tedbirlere yönelik olarak yeni şehirler kurulması anlamında 19 tane daha yeni şehrimizi kurarak şehirlerimizin sayısını 100’e çıkarmayı hedeflemektedir.

 

Burada söylediklerimizi iktidarla paylaşmaya hazırız. Bunların nasıl yapılacağı ile ilgili projelerimizin ne olduğunu iktidarıyla paylaşmaya hazırız. Buunun bir maliyet açısından göz önüne alınarak geciktirilmesini asla kabul etmiyoruz. Çünkü Milli Yol Partisi olaraki yeni kurulacak olan şehirlerin doğal yaşam alanları olarak düşük katlı yaşam alanı oluşturacak nitelikte kurulması için gerekli olan kaynağın nereden bulunacağını çok iyi biliyoruz. Bu konuyla ilgili sık sık dile getirmiş olduğumuz “alınması gereken radikal kararlar” üzerinden ifade ediyouz. Paranın kaynağının temininde hiçbir sorun söz konusu değildir. Sadece irade gösterilmesi gerekiyor. Bu irade gösterirdikten sonra şehirlerimizi yeniden baştan aşağıya yeniden inşa edebiliriz.

 

Geçmişte verilmiş olan imar afları sonrasında yasal düzenlemeler ekseninde sorumluluklardan kaçınılmasını asla kabul etmiyoruz. Bugün geldiğimiz nokta şudur. Belediyelerimizde imarla ilgili sorumlu olanlar en aşağıdan en üstüne kadar deprem sonuçları ile ilgili sorumlu olduklarının altını çizmek istiyoruz. Bununla birlikte halkımızda gelen kaçak kat taleplerinin kabul edilemez olduğunu söylüyoruz. Bu konuda yeni imar yapılarından asla taviz verilmemesi gerektiğini söylüyoruz. Rant uğruna bugün karşımıza binlerce canımızı kaybettiğimizi söylüyoruz.

 

Bugünden itibaren sadece 10 tane ilimizde olmak kaydıyla değil bütün Türkiye’yi baştan aşağıya yeniden yapılandıracak şekilde büyük milli konut seferberliğini başlatmamız lazım. Ayrıca çok önemli bulduğumuz noktalardan bir tanesinde, yüksek katın kesinlikle olmaması gerektiğini söylerken, yatay bir şehir planlaması olması gerektiğini söylerken, aynı zamanda bir beton anlayışından hızla çıkarak, yüksek oranlı ahşap yapılara geçirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Buna yönelik malzemelerin tedarikleri noktasındaki eksikliklere yönelik yapılacak olan olumsuz yaklaşımların hiçbirini kabul etmiyoruz. Dünyada bunun çok güzel büyük örnekleri vardır.

 

Çünkü çok iyi biliyoruz ki öldüren deprem değil, betondur. Büyük şehir anlayışının değiştirilmesi, yüksek katların yasaklanması, yatay şehir anlayışının şehircilik temel felsefesi olarak kabul edilmesi, yeni şehirlerin kurulması sürecinde doğal yaşam alanlarının oluşturulması, lojistik desteğinden, kendi enerjisini üretebilmesinden, kendi tarım ihtiyaçlarını karşılayabilmesine kadar yeniden planlanarak ülke topraklarında da yapılması gerekiyor. Buna herhangi bir kurumun, siyasinin ve muhalefetin itiraz etmesi aklın gerçekleri ile çelişmesi demektir. Bugünden itibaren uyarıyor ve tarihe not düşüyoruz. Milli Yol Partisi Türkiye’nin konutlarının yeniden elden geçirilerek inşa edilmesi konusunda herhangi bir kaynak sorunu olmadığını söylüyor. Kaynak vardır, ülkeyi yeniden inşa edebiliriz. Ancak bunun temel bir paradigma (değersayımı) değişimi ile mümkün olabileceğini ısrarala söylüyoruz.

 

Kaynağı nreden bulacaksınız? sorusu sorulduğunda, daha öncede defalarca ifade ettiğimiz gibi hükümetimizde de paylaşırız. Hangi adımların atılması gerektiğini hükümetimizle de paylaşırız.

 

İnsanımızdan yardım toplanmasında birlik ve beraberliğin oluşmasında olumlu bir motivasyon olduğunu görüyoruz. Ancak bugün Cumhurbaşkanının yapmış olduğu açıklamada ayrılan 100 Milyar TL’lik  kaynağın yeterli olmadığını biliyoruz.

 

Dolayısıyla milletimiz şunu bilsin, Milli Yol Partisi bütün siyasi ezberleri bozacak şekilde bambaşka alternatif kaynak modelinden bahsediyor. Bunun gerçekleştirilmesi için sadece belli bir azınlığın çıkarlarını sağlayan sistemsel dönüşüme gidilmesi gerektiği üzerinde ısrarla duruyoruz.

 

Canlarımızı toprağın altına bırakmamak için şimdiden radikal kararların alınması gerekiyor ve bu sürecin içerisinde Kuvayi Milliye ruhuyla hareket edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kurtuluş Savaşı gibi hareket edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla bugün ifade ettiğimiz gerçekler yarın başımıza gelebilecek büyük musibetler için uyarı niteliğindedir.

 

Milletimizin tekrar başı sağ olsun. Devletimiz milletimizin yanındadır. Milli Yol Partisi olarak biz de milletimizin yanındayız. Bütün siyasi partilerin bu açılı günde olumsuzlukları öne çıkartacak şekilde milletimizi demoralize edecek olan fitne söylemlere girmemelerini tavsiye ediyoruz. Hepinize teşekkur ediyoruz” diyerek basın açıklamasını tamamladı.

 

Haber Merkezi

Basın açıklamasının tamamını buradan izleyebilirsiniz

Lütfen bizi takip edin ve beğenin:

Solverwp- WordPress Theme and Plugin

error

Bizi Sosyal Medyadan Takip Etmek İster misiniz!?

YouTube
YouTube
E-posta ile takip
RSS