Hükümetin Ortaya Koyduğu Türkiye Modeli, Sistematik Olarak Milli Paramızın Değerini Düşürtmeye Dayalıdır
- 25 Ocak 2023
Milli YoL Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti sözcüsü Yunus EKŞİ Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gündemi hakkında basın açıklamasında bulundu.
EKŞİ, basın açıklamasına İsveçte gerçekleştirilen Kur’an yakma provakasyonun kınayarak başladı;
EKŞİ, devamında şunları söyledi.
“Öncelikle girmiş olduğumuz 3 ayların memleketimize hayırlar getirmesini Allah’tan temenni ediyorum. Son zamanlar ülkemizi de meşgul eden İsveç’te İslam düşmanlığı adı altında kur’an-ı Kerim’i yakma eylemleri eskiden olduğu gibi yeniden başlatıldı. Bu provokasyon amaçlı kutsal kitabımıza yapılan saldırıyı milli Yol Partisi olarak nefretle kınıyoruz. Kur’an’a karşı yapılmış olan bu saldırının temel içeriğinin de ne olduğu anlamında söylemek istediğimiz birkaç cümle var. Kur’an’a karşı Avrupa’da gösterilen bu nefret Kur’an’ın insanlığa tavsiye etmiş olduğu ve toplumun huzurunu sağlayıcı ilke ve prensiplerine karşı yapılmış olarak bir harekettir. Aile yapısını tarumar eden LGBTİ denilen kısaltma ile meşrulaştırılmak istenen sapkın cinsel ilişkileri Kur’an yasaklar. Bu arkadaş Kur’an’a karşı bu nefretini tutarken Kur’an’ın bu itiraz etmiş olduğu şeye karşı yapmıştır. Kur’an toplumu dağıtan içkiye karşı önlemler alır. Bu arkadaş bundan nefret ettiği için Kur’an’a karşı böyle bir eylem ortaya koymuştur. Kur’an toplumu tarumar eden faize karşıdır. Bu arkadaşımız Kur’an’a karşı böyle bir tepki göstermiştir. Kuran adaletsizliğe, hırsızlıpa ve hakimlerin adil karar vermesini engelleyen yaklaşımlara karşı olduğu için bu arkadaşımız Kur’an’a karşı bu şekilde bir eylemde bulunmuştur. Türkiye’de, Kuranın yakılma olayına karşı gösterilen tepki son derece yerindedir. Ancak bilinmesini isteriz ki bu tepkinin temel amacı Kur’an’ın getirmiş olduğu insanlığa huzur vaat etmiş olduğu ilkelere karşı yapıldığı için bu karşı tepki verilmiştir. Bunun altını özellikle milletimizin düşünmesi için çiziyorum” dedi.
Emeklilerimizi ezen bir sistemle karşı karşıyayız
“Biliyorsunuz asgari ücretle ilgili artırım yapılmadan önce piyasadaki fiyatların artışları adeta birinciliği bırakıyordu. Bununla birlikte bu asgari ücretlerin 8.500 liraya çıkartılmasından dolayı emeklilerimizin karşı karşıya kalmış olduğu büyük bir zulüm var. Emekli aylığı sistemi artık zulme dönüştürmüştür. Emeklilerimizi ezen bir sistemle karşı karşıyayız. Emekli aylığı asgari ücretinin artık altına düşmüştür. Daha yüksek prim ödeyen emeklilerimizin bile maaşları asgari ücretin altına düşmüştür. Hergeçen gün emeklilk maaşı asgari ücretin altında olanların sayısını artırmaktadır.”
Emeklilerimizi ilgilendiren bu sitem 2000 yıllarına kadar farklı idi. 200-2008 yılları arasında bir farklılık gösterdi. 2008 den sonra bir yasal düzenleme yapılarak emeklilik sistemi tamamen değiştirildi. Peki ne oldu?
2000 yıllarına kadar ortalama brüt gelirin %70 oranına kadar olan emekli aylı bağlanma oranında idi. Memurun ve emeklinin asgari ücretin ve enflasyonun alıtnda ezilmesini önlemek için taban aylık uygulaması vardı. Bugün DEVA Partisinin başında olan milleti kurtarıcı gibi gösterilen Ali Babacan o dönemde ana aktörlerden bir tanesi olarak ekonomi bakanı iken aşama aşma “taban aylık” uygulamasına son vererek bugün memur ve emekli aylığı bağlanma oranını asgari ücretin ve enflasyonun altına kadar düşmesini sağlamıştır. Böylece memur ve emekliler asgari ücretin altında ezilmektedir. Enflasyon silindir gibi ezmektedir. Eğer taban aylığı uygulaması devam etmiş olsaydı, emekliler bilsin ki bugün aylıkları en düşük 8.500 liranın asgari ücretin üzerinde olacaktı.
Şimdi bu söylediklerimizi dinleyen emekli kardeşlerimiz ve halkımız şöyle iyi anlaması gerekiyor;
Aslında ekonominin en cafcaflı ve en büyüyen dönemlerinde size operasyon yapıldı. Türkiyenin dış borçları olan Kamu borçları üzerinden özel sektöre aktarılması idi. Bunn için 2008’de sistem değişiyor. Tabii bu sistem değişikliğinde emeklilerimizin büyümeden pay verelim diye değiştiriliyor. Büyümeden verilecek payında tüketici fiyat endeksine göre verileceği iddia ediliyordu. Tabii takdir edersiniz ki Türkiye’deki büyümen,n gelir bölüşümün hesabı nüfusa oranla bölerek hesabı uyapılır. Ama hiçbir zaman o gelir gerçekte insanlarımıza verilmez. Türkiyedeki büyümeden de emeklilerimiz payını alamamıştır Dolayısıyla bu %70 olan emekliye bağlılık oranı bağlama oranı bu yapıyla “büyümeden pay alacaksınız” diye diye %30’lara kadar düşürülerek küçüldü. Bu sürecin içerisinde emeklilerin bu maaş sistemi ile aşama aşama ezildiğini görüyoruz. Çalışandan emekçiden dökülen alın teri oluk oluk faizcilere aktarıldı. Bir yandan da faiz düzeni yapısal olarak güçlendirildi. Yani emeklilerin maaşları çalışanların maaşları düşürülürken yapısal olarak güçlendirilen bankacılık ve finans (faiz) sistemi oldu. Basında halkımızın okuduğu ve gördüğü gibi en çok kazanan hiç kaybetmeyen Finans düzeni ve bankacılık sistemi oldu.
Türkiye’nin %60’a yakın kısmı asgari ücretle çalışıyor. Konuyla ilgili bakana bu sorulduğunda, oranın %35 olduğunu söyledi. Bu rakamı şu şekilde çıkarıyor. Mevcut çalışan, asgari ücretin 20 TL veya 50 TL üstünde ücret alıyorsa asgari ücretten çalışıyor olarak saymıyor beyfendi…
3.500 TL alan emekli maaşı alan 2 milyon kişi idi. Asgari ücret 5.500 TL olunca bu sayı 3.5 milyona çıktı. Çünkü zaten emeklilik bağlama oranları düşmüş ve asgari ücrette yükseldiği için dolayısıyla asgari ücretin altında almaya başladılar. Bu sistem devam ederse yaklaşık 3-5 yıla kalmaz %70 çalışanlarımızda asgari ücret altında maaş almaya devam edeceklerdir. Bir başka haksızlıkta; yüksek prim ödedikleri halde yüksek emekli maaş alması gerektiği halde bu insanlarımızın da hakları bu sistem üzerinden gasp edilmiştir.
Buradan nasıl bir hikaye çıkar? Başarı mı yoksa Zulüm’mü?
20 yıldır iktidarda olan bir siyasi parti sürekli çalışanların emekli aylığı bağlama oranlarını düşürdüğü halde başarı nerede? Buradan başarı hikayesi asla çıkmaz. Buradan ancak bir zulüm hikayesi çıkar. Milli Yol Partisi sistemsel olarak sistemsel çözüm önerdiği için emeklilik sistemi ile ilgili de sistem alternatifinin oluşturulması gerektiğini söylüyor. Emekliye zulmeden maaş sistemini değiştirmek zorundayız. Peki biz bunu nasıl yapacağız? Biz iktidar sürecinde iktidara yürürken bu hakikatların nasıl yapılması gerektiğini sistemsel dönüşümün nasıl olması gerektiğini her fırsatta paylaşacağız. Bu gerçekleri paylaşırken milletimizden istediğimiz şey ise şudur.
Söylediklerimizin gerçekleşmesinin önünde herhangi bir engel yoktur.
Bugün biliyorsunuz “EYT siyasi hayatıma mal olursa bile bunu çıkartmam” diyen sayın cumhurbaşkanı bugün oy avcılığı noktasında onu çıkartmıştır. Bu çıkartılmaz diye düşünüyor nerelere nasıl paraların ödendiğini bütçenin nasıl harcandığını biz gayet iyi biliyoruz. Bununla ilgili somut örnekler vereceğiz. Sizde göreceksinizki sizin bu hakkınız rahatlıkla ödenebilir, alın teriniz gibi sizin hakkınızdır.
Yaşam Hakkı Ücreti Vereceğiz
Biz milli Yol Partisi olarak asgari ücretin altına düşmüş olan bütün memur maaşlarını eskiden olduğu gibi bağlama oranını %70’e çıkartacağız. Dolayısıyla asgari ücretin tanımlamasına da değiştireceğiz. Asgari ücret tanımlamasını “Yaşam Hakkı Ücreti” tanımlamasına çevireceğiz. Çalışanların enflasyonun temel ihtiyaçlarıyla sınırlanmasını sağlayacağız böylelikle emnflasyon çalışanları ezemeyecek.
Bugün enflasyon oranları hesaplanırken pinpon topunu, kadın çorabını ve bir sürü abudik gubidik şeyleri katarak enflasyon sepetine eklemişsindir. Oysa enflasyon, toplumun büyük bir kesimi için farklıdır, bir kesimi için farklıdır. Biz ise çalışanlar için ayrı bir enflasyon hesaplaması getireceğiz. Bunun altına ısrarla çiziyorum.
Bu yeni hesaplama ne/nasıl olacak?
Barınması, beslenmesi, ulaşımı, çocuğunun temel ihtiyaçları. üzerine olacaktır. Temel ihtiyaçlardaki artış neyse enflasyon, çalışanlar için odur.
Bugün reel piyasada olan %150’ye çıkmış olan enflasyonu, TUİK olarak rakamlarla oynayarak %85 lere %65’lere indirmeye çalışıyorsunuz. Peki bunu neden yapıyorsunuz? Bunu yapmanızın temel nedeni, orayı baz alarak maaşları artırmaya çalışıyorsunuz. Ancak çalışanlardan sürekli yapılan bu kısıtlamaların yanında hükümetin hiç taviz vermediği bir şey var. Oda planlanan faiz ödemeleridir. Hükümet önümüzdeki 3 yıl için (2023-2024 ve 2025) planladığı faiz ödemelerinden örnekler vereceğim.
Bu örnekleri şunun için veriyorum. Memurlarımız işçilerimiz emekçilerimiz şunu iyi bilsinler;
Sizi aldatanlar ister sizden yada başkasından olsun, sizi bir sistem üzerine aldatıyorlar. İşte bu sisteme Milli Yol Partisi olarak itiraz ediyoruz. Milli YoL partisi herhangi bir partinin alternatifi değildir ve kendisini de sistemin alternatifi olarak ortaya koyuyor.
Dolayısıyla AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanın Orta Vadeli Programda (OVP) açıklamış olduğu şey faiz ödemeleridir. 2023 yılında ödeyeceğimiz faizler 565 milyar 600 milyon TL… 2024 yılında ödeyeceğimiz faizler 697 milyar 800 milyon TL… 2025 yılında 774 milyar 500 milyon TL olacaktır.
Önümüzdeki 3 yılda AK Parti iktidara devam ederse Türk milletine taahhüt etmiş olduğu şey şudur;
“Ey Türk milleti mevcut sistemi biz devam ettireceğiz borç ekonomisine devam ettireceğiz sizleri de açık borçlandıracağımızı size yüzünüze baka baka deklere ediyoruz ve bu üç yıl içerisinde 2 trilyon 37 milyar 900 bin lira daha sizi borçlandıracağız…” demek istemiştir açıkça. Şimdi ise bir seçim ekonomisine girildi. Bu seçim ekonomisinde de iddia edilen şey “yine yaparsa AK Parti yapar”mış. Ne yaparmış? AK Parti dış borç olarak sadece 530 milyar dolar faiz ödedi.
İnsanımız AK Parti gelmeden önceki varlıklarına baksın şimdiki varlıklarına baksın. Eski borçluluklarına baksın şimdiki borçluluklarına baksın. Hane halkının 6,5 milyar toplam borcu bugün 1.5, 2 trilyon TL’ye doğru gidiyorsa AK Partinin faize dayalı/borca dayalı ekonomik politikaları yüzündendir. Dolayısıyla başarı olarak adledilen şeylerden her ne yapılmışsa bunların hepsi borca dayalı olarak yapılmıştır.
Her salı günü Türkiye Cumhuriyeti devletinin hazinesi çıkıyor ve sizin izniniz olmadan kurulu bu sistem üzerinden “sizi borçlandırma yetkisi almış” ve sizi borçlandırıyor. Siz borcu öderken de sürekli faizin üstüne faizi, borç olarak ödüyorsunuz. Son baktığım hesaplamalara göre kısa vade içerisinde yani 1 ay 3 ay 6 ay ve bir yıl içerisinde ödemesi gereken, (yani 2022 Ekim’den bu yana) 186 milyar 300 milyon TL ödeme yapacaksın.
– Nereden yapacaksın bu ödemeyi?
– Var mı böyle bir para?
Kasa eksi veriyor. Swap hesapları ile borçlanıyorsun. Borcu borçla çeviriyorsun. Bu milleti ise büyük bir aldatmaca ile borcu bulup diğer borcu ödeyebilmeyi maharetmiş gbi takdim edyorsunuz. Daha önce Hazine bakanlığı yapmış Berat Albayrak bütçe görüşmelerinde bir ifadesi vardı. Onu da ifade etmek isterim. “Avrupanın en iyi borçlanıcısı olma ödülünü aldık” demişti. Bütçe görüşmelerinde bunu söyleyebiliyor. Bu bir faciadır.
Mill YoL partisinindurmuş olduğu ve milletine söylemiş olduğu temel şey şudur;
Ekonomi ile ilgili bugün hangi kötü sonuçlara geldiysek, ekonominin bütün olumsuzlukların temelinde olan DEVA Partisine gitmiş olan arkadaşlardır. GELECEK Partisine gitmiş olan arkadaşlardır. AK Parti’de bulunan arkadaşlardır. Neden ? Çünkü, herhalde bunu 20 yıldır iktidarı görmemiş CHP yapmadı. Ya da aynı politikaları parti programlarında uygulayacağını söyleyen sözüm ona milliyetçi olduğunu söyleyen İYİ Parti de yapmadı. Daha görmedik. Özel oturumlarda “Biz bunlar kadar kötü yapmayız” diyecek kadar da kırık ifadelerin olduğunu da biz biliyoruz.
Peki suçlu kimdir?
Şimdide kalkmışsınız propaganda amaçlı: “yeter artık söz milletin” ifadelerini kullanıyorsunuz Menderes’e atıfda bulunarak.
Yahu 20 yıldır iktidarda kim var?
İktidarda siz varsınız. Millete dönüp ne söylüyorsunuz. Bunu kime söylüyorsunuz? Kendinize söylüyorsunuz. Aslında arada itiraf etmek zorunda kalıyorsunuz. Yani ifade edeceğiniz çıkış noktaları olmadığı için bu tip şeyleri ifade etmek zorunda kalıyorsunuz. Milletimizin şunu bilmesi lazım! Milli Yol Partisi Türk siyasetinde yeni bir dengenin, doğruların ve adaletin merkezi haline gelecektir. Kimse bugüne kadar yaptığımız açıklamalara istinaden “Siz bunları nasıl gerçekleştireceksiniz?” Biz masaya sistemi yaptırdık. Çünkü biz sistem alternatifi olarak çıkıyoruz. Yeni bir iktisadi model öneriyoruz. Bunun dışında bir çıkış yolu olmadığını söylüyoruz. Bugün muhalefette olupta, iktidarın yapmış olduğu hatalardan nemalanarak onların hatalarını milletimizi anlatarak milletimizden oy almak için “Biz daha iyi yapacağız” diyenler de parti programlarında söylediklerine istinaden açık ve net ifade ediyorum ki yalan söylüyorlar. Türk milletini aldatmanın peşindeler. Çünkü kendi dönemlerindeki siyasi süreçlere baktığımız zaman ortaya koydukları şey bugün AKParti’nin uygulamış olduğu liberal politikalardır. Yani milleti ve devleti sürekli borçlandırma politikalarıdır. Bugün cafcaflı sıfatlar taşıyan insanların ağdalı cümlelerle söylemiş olduğu şey budur.
Hiç kimse sizi borçlandırmayacağız demiyor.
Milli YoL Partisi hariç hiç kimse sizi borçlandırmayacağız demiyor. Çünkü Milli YoL partisi olarak borç ekonomisini değiştireceğiz. Çünkü biz onların hiç çalışmadığı yeri çalıştık . Çünkü biz Para Kredi Sisteminin nasıl işlediğini, Türk devletini ve Türk milletini nasıl köle haline getirdiğini çok iyi biliyoruz. Hangi hamlelerin yapılması gerektiğini, kurumların nasıl facia haline getirildiğini çok iyi biliyoruz. Bunları Milli Yol Partisi sistemsel bir dönüşüm ortaya koyarak gerçekleştirecektir. Bizim ifade ettiğimiz şeyler daha iktidara gelmeden “şu anda siz ne kadar oy alırsınız” diye hesap kitab yapan insanlara da söylüyorum. Biz konuştukça onlar yapacak. Biz daha kurultaylarımızı yaparken bunları konuşmaya başladık. Onları önce muhalefet aldı kullandı. Sonra iktidar uygulamaya başladı. Faizleri silmeye başladı. Bakın buradan açık ve net söylüyorum ki, Milli Yol Partisi iktidarında değişecek ekonomik modelde, modelin değişimi ile Borç Tasfiye Bakanlığı kuracağız. Bütün milletimizin ve şirketlerimizin borçlarını masaya yatıracağız. Bankacılık sizteminin bu millete ve bu devlete kurduğu finansal oyunlar düzenini tarumar edeceğiz. Herşeyi milletimizin lehine çevireceğiz.
Biz sadece siyasi parti olarak yürümeyeceğiz, büyük bir sivil toplum örgütü olarak yürüyeceğiz. Bize bakan bize dönüp bir kez daha baksın. Biz toplumun sadece bir kesimine hitap etmiyor toplumumuzun bütün kesimlerinin sorunlarını çözecek, Cumhuriyetimizin 100 yılında 100 projeyle milletimizin karşısına çıkacağız. “Efendim siz ne kadar oy alabilirsiniz?” sorularına şimdiden şu cevabı vereyim. Özgül ağırlığımızı göreceksiniz. Muhalefetinde, iktidarında siyasetini değiştireceğiz.
Ortaya koydukları Türkiye modeli, sistematik olarak TL’nin değerini düşürmeye dayalıdır.
Hazine ve maliye bakanımızın son yapmış olduğu bir açıklama var. Tam bir faica.
Gözlere bakarak ve baktırarak ekonomiyi idare eden Sayın nebati Bey yaptığı son açıklamada TL’nin değerli olmasından rahatsız olduğunu ifade ediyor. Türk lirasının değerinin düşmesi gerektiğini ima ediyor. Mevcut politikaları Sayın Cumhurbaşkanının hükümet etme sürecini Türkiye ekonomisi modeli diye tanımladıkları bir modelle biz devam edeceğiz diyor. Ortada bir model falan yok! Ortada faizleri arttır, doları olanı destekle, sözüm ona ihracatı çöz ve teşvik et, ithalatın sözüm ona kıs. Ama buradaki temel amaç ise az önce söylemiş olduğum 180 milyar TL yakın vadesi gelmiş olan kısa vadeleri monotoryum ilan etmeden ödemeye devam et.
Türk lirasının değerini %47’ye düşürdüğünü kendisi itiraf ediyor.
Peki bunlar ne demektir?
Bu Türk halkının cebinde taşıdığı TL’yi değerinin düşürülmesini sistematik bir ekonomi modeli olarak uyguladıklarını açıkça itiraf etmektir. Birde faizlerini artırmadıklarını iddia ediyorlar ki, yalan söylüyorlar. Merkez Bankası’nın faizlerini %9 düşürdüğünüzde bankacılık sisteminde de faizler düşüyor mu? Hayır. İnsanlar gidip kredi akdığı zaman %30 ödüyorlar.
Peki sen %9 faizle kime veriyorun?
Ben şimdi Sayın Erdoğan’a sesleniyorum Merkez Bankası çek aşağı, Merkez Bankası çek yukarı… Bir Murat’ı al bir Murat’ı değiştir. Ama sisteme dokunamıyorsun, bir yandan da millete kalkıp diyorsun ki “ben Faizin düşmanıyım” Bu nasıl faizin düşmanlığı böyle? %400’ün üstünde bankaları kazandırıyorsun, Parası Olanları kazandırıyorsun, Sisteme dokunma cesaretini asla gösteremiyorsun. Çıkıp “ben arkadaşlarıma anlatamıyorum” diyorsun. Ömerler arıyorum diyorsun. Ama aynen sisteme sadakatını devam ettiriyorsun. Faiz düzenini arttırıyorsun. O %9 bankalara gidiyor o aradaki farkı bankalar alıyor. Bir tane iş adamı çıkıyor Merkez Bankası’nın başkanına soruyor “Siz neden bu kadar farkı buraya veriyorsunuz biz bu kadar daha yüksek faizle alıyoruz” dediğinde söyleyecek hiçbir sözü yok. Yani parayı basıp %9’la özel bankaya satıyorsun, o özel bankadada %30 la Türk milletine, Türk müteşebbisine satıyor. Özel kredi, ihtiyaç Kredisi vb olarak millete veriyor. Buda maliyet olarak üretime yansıyor Sonra da diyorsun ki “enflasyon niye yüksek?” Enflasyon maliyetlerini sen artırıyorsun. Şimdide dün dündür bugün bugündür söyleyebiliyorsun. Dolayısıyla sayın nebahatinin ifade etmiş olduğu “Türkiye modeli” diye bir model yoktur. Mevcut Ortodoks ekonomisinin kuralları uygulanıyor ve tatbik ediliyor. Bu politikalarda milleti ve devletş sürekli borçlandırarak aleyhimize işliyor.
Halkın bu kadar borçlu olmasının sebebi budur. İnsanların maaşlarının bu kadar az verilmesinin temel sebebi budur. Gelecek 3 yılda ödemeyi planladığınız faizler iki trilyon 37 milyar TL’dir. İşte sizin planınız bu.
Ama siz millete neyi vaat ediyorsunuz?
Yol yaptım köprü yaptım hastane yaptım. Sen cebinden yapmadın bunları.Bak 2045 yılına borçlanarak yapıyorsun bunları. Her salı günü borçlanıyorsun. Daha doğmamış çocuklar bu borçları ödeyecek. Milli Yol Partisi mevcut borç ekonomisini değiştirirken kimse kafasına göre öyle parayı basamayacak. Paranın piyasaya çıkışı üretime ve hizmete endeksli olacak. Öyle Merkez Bankası bağımsızlığı diye iddia edilen şeyi tamamen kaldıracağız. Türkiye Cumhuriyeti devletini iki tane bağımsız kurumu olur. Biri Türkiye Büyük Millet Meclisi, diğeride Türk mahkemeleridir. Hiçbir kurum Türk milletinin üstünde olamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üstünde bağımsız olamaz. Velev ki bugün mecliste bir takım yasalarla özerklik Merkez Bankasına verilmiş olsun.
Şimdi ben halkımıza sesleniyorum…
Şu sizi kurtaracağınıve ekonomiyi düzelteceğini iddia eden insanlara tek bir soru sorun. “Bizi borçlandıracakmısınız?” Size söyleyecek hiçbir şeyleri yoktur. Size hiçbir şey söyleyemezler. Ne diyor Sayın Babacan bir konuşmasında? Yeni borç alacağız eski borcunu ödeyeceğiz, yeni borç alacağız eski borç ödeyeceğiz. Zaten bunları itiraf ediyorlar.
Milli YoL bu millet için bir umuttur. Milli YoL ister muhalafet ister iktidarda olsun alışıla gelen kurulu bir düzeni bozacak olan siyasi bir çıkıştır. Türkiye’nin kaderine damgası milli bütün unsurları gerçekten harekete geçirecek olan bir siyasi partidir. Bize “siz millet ittifakında mısınız Cumhur ittifakında mısınız?” diye soran birçok arkadaşımız oldu. Şimdi bizde soralım… Onların temel farklılıkları nedir? Nereden çıkartıyoruz? Ortaya koydukları programlardan çıkartıyoruz… Cumhur ve millet ittifakı eskiden olduğu gibi milletin karşısına çıksın, ekonomik programları tartışılsın. İşte o zaman milli yol partisinin temel farkı rahatlıkla görünecektir. Biz ekonomik sistemi yeniden yapılandıracağız. Ekonomik modeli tabandan başlatacağız. İnsanların borçlarını silerken az önce ifade ettiğim gibi borç tasfiye Bakanlığı kuracağız. Çünkü bu borçların milletimize ve devletimize kurulmuş sistemsel bir tuzak olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bankaların ne yaptığını biz çok iyi biliyoruz. Bankacılık sistemi ile gelip partilerin ekonomik bölümlerine yerleştirilmiş ve Finansal sistemin sürdürülmesi ile ilgili politikaları belirleyenleri de çok iyi biliyoruz. Onların millilikle, yerlilikle ve vatanseverlikle hiçbir alakası söz konusu değildir. Biz bu oyunu bozcağız. Milli YoL partisi olarak gerçekten de milletin refaha ulaşması için atacağımız adımlar sistemsel dönüşüm şeklinde olacaktır.
Ücretlilerin, çalışanların, işçilerin ve emeklilerin haklarını vereceksiniz.
Bugün 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı eğer 9.769 liraya, yoksulluk sınırı ise 26 bin 994 liraya çıktıysa sizin söyleyecek hiçbir şeyiniz yoktur. Bunlar bağımsız kurumların vermiş olduğu rakamlardır.
Ücretlilerin, çalışanların, işçilerin ve emeklilerin haklarını istendiği gibi vereceksiniz. Bu yetkiyi size kim verdi?Bu insanlara bir sorun bakalayım onları bu kadar borçlandırma yatkisini size verdiler mi? Dolayısıyla biz perdeyi indireceğiz milletimize bugüne kadar gösterilmiş olan tiyatronun ne olduğunu göstereceğiz, dönüşüm ve değişim için “şucu bucu” meselesi üzerinden hareket etmeyeceğiz. Tek bir amacımız ve hedefimiz var. Milletimizi bir bütün olarak görüyoruz. Milletimizin ekonomik refahını rartırma konusunda atılması gerekne adımlar neyese atacağız. Bunlarıda sürekli dillendireceğiz. Muhalefete de iktidara da göndereceğiz. İktidara yürürken bile bu ifade ettiklerimizi yaptırtmak gücünü ortaya koyacağız. Çünkü birileri çıkarda “siz iktidara gelene kadar biz ne yapacağız?” Sürekli söyleyerek yaptırtacağız. Yarın öbür gün karşınıza milletvekilleri gelecek seçimde o insanlar bazı şahısların arkasıyla çıkıp milletvekili seçiliyor. Biz de milletvekilleri bize adaylarımızı çıkartacağız. Bizim milletvekili adaylarımızı da soracaksınız aradaki farkı zaten o zaman Türk milleti görecektir.
Biz bu noktada Milli Yol Partisi olarak İnşallah milletimizin önüne açacak değişim ve dönüşümün öncüsü olarak ciddi projeleri ortaya önümüzdeki günlerde koyacağız. Milletimiz umut var olsun. Bunca yanlışlıklara ve yapılan hatalara rağmen biz bugünlük bir siyaset gütmüyoruz. Biz bölgemizdeki dış güçlerin planladıklarını da planlayan uzun vadeli planlar yapan bir siyasi parti olarak milletimizin geleceği ile ilgili millete refaha götürecek olan kararları alacağız. Bunları da zaman zaman sizinle paylaşacağız.
Bu duygu ve düşüncelerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum… Hepinizi Allah’a emanet ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
Haber Merkezi…