Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Milli Yol Partisi demokratik, hukukun üstünlüğüne inanan, insan hak ve özgürlüğünü insanlığın bir
armağanı, doğuştan kazanılan bir hak olarak gören bir harekettir.
Adaleti, liyakati hayatın temeli kabul eder. Milliyetçi ve vatan sever bir bakış açısına sahiptir ama
diğer toplumların aşağılanmasını insanlığın ayrı ve farklı kategorilere tabi tutulmasını reddeder. Gizli
ve açık kast sistemini insanlığa hakaret kabul eder. Milletin ortak bir terazisinin olması için siyaset
yapılması gerektiğine inanır. Vatanın ve milletin yer altı ve yer üstü kaynaklarının yine milletin
tarafından elde edilmesini ve elde edilen hasılatın milletçe adil ve eşit paylaşımını ön görür. Birlik ve
beraberliği çok seslilikte arayan, anlayışa sahip bir hareket.
Üzülerek görmekteyiz ki Türkiye kendi kendini tekrar eden nadir ülkelerden birisidir. Ülkemiz 150 yıldır
problemleri, açmazları, sıkıntıları tehir etmekte hatta tekrarlamaktan bıkmamaktadır.
Ülkemizde Osmanlının son dönemi dahil olmak üzere kurulan partiler 150 yıldır bir ezber içindedirler.
Ne acıdır ki iktidarlar değişir, liderler değişir, yıllar değişir, Türk milletinin kaderi değişmemektedir. Her
gelen iktidar her kurulan parti millete umut, vermekten hayal kurdurmaktan öte bir fonksiyona sahip
olmamıştır. İktidarlar da kurulan partiler de birbirinin kopyası niteliğindedir.
150 yıl önce milletimizin problemleri neyse bugünde aynıdır. Hiçbirisi ne halledilebilmiştir ne de
çözümlenmiştir. Tekrarlardan ibaret bir hayat tarzı bu milletin kaderi olamaz.
Hala milletimizin bir adalet özlemi var, hala milletimizin bir kalkınma ve işsizlik problemi var. Hala
milletimizin işini ehline veren bir sisteme ihtiyacı var. Hala milletimiz hayatın pahalı olmadığı,
keyfiliğin günümüzü zehir etmediği bir istikbale ihtiyacı var. Hala milletimizin ortak bir teraziye
üstünlüğün hukukuna değil hukukun üstünlüğüne ihtiyacı var. Hala milletimiz, insanın şerei, milletin
bağımsız, devletin hadim (hizmetkâr) olduğu bir düzene ihtiyacı var.

Gençlerimiz arasında işsizliğin %40’a tırmandığı bir dönem yaşıyoruz. Fakirin daha fakir zenginin
daha zengin olduğu bir sistem 150 yıldır hala devam ediyor.
Tüketerek büyüdüğünü iddia eden ender bir ülkeyiz.
Halbuki akıl sahipleri bilirler ki üretmeden sadece tüketime dayalı bir ekonominin şişirilmiş bir balon
olduğu, nihayetinde bir gün patlayacağı gerçeği de karışımızdadır.
Bir toplumda ortak terazi yoksa, adalet anlayışı ve adalet terazisi bütün topluma teşmil edilmemişse,
orada işsizlik de, yoksulluk da, çaresizlik de, huzursuzluk ve güvensizlik de kaçınılmaz olur.
Farklılığı kavga sebebi sayan bir coğrafyada yaşıyoruz. Dünlerimiz ne yazık ki acılarla ve kavgalarla
dolu. Konuşmak yerine kavga etmeyi öğrenmişiz

Leave a comment